Köyümüzde Düğün ve Sünnet

DÜĞÜNLERİMİZ

Köyümüz bir Yörük köyü olup, Yörük kültürü fiilen yaşatılmaktadır. Düğünlerimizde amaç; ortak alınan bir karar neticesinde, damat ile gelinimizin ebedi beraber yaşama kararını tanıdıkları ve dostları ile birlikte kutlamaktan memnun olduklarını eş, dost, akraba tüm halka duyurma aracıdır. Düğün tarihi önceden belirlenir. Düğün tarihinin önceden belirlenmesinde gaye eksikliklerin giderilmesi ve her türlü hazırlıkların tamamlanması açısından önemlidir. Düğün için alınan eşyalarda bir zorunluluk yoktur. Kız ve erkek evi ortak olarak masrafları karşılamaktadırlar. Düğünde resmi nikâhtan önce imamın eşliğinde bir dini nikâh kıyılır.

Düğünlerimiz üç gün sürmektedir. Üç gün boyunca davetlilere yemek ikramı yapılır. Perşembe öğleden sonra ikindi namazına müteakip erkek ve kız evinde kurban kesilerek dualar eşliğinde bayrak dikilir. Bu arada gençler arasından bir bayraktar seçimi yapılır. Bayraktarlar arasında düğün için gerekli görev dağılımı yapılır.  Bayraktarın vazifesi düğün sahibi adına tüm hazırlıkları yapmak, misafirleri karşılamak, ağırlamak, uğurlamak ve her türlü etkinlik ve faaliyetleri takip etmektir. Cuma günü öğleden sonra genellikle ikindi namazından sonra çalgıcıların düğün evine gelmesiyle düğün başlamış olur ve Pazar günü sona erer.  

Düğünden önce yapılan hazırlıklardan en önemlisi davetli listesinin hazırlanmasıdır. Davetiye olarak oku dağıtılır. (Oku; Davetiye, havlu, sabun, yazma, mendil, gömlek ve çorap olabilir.) Çok yakın ve düğüne gelmesi çok istenilen kişilere özel okular gönderilir. Liste üzerinden davetiyeler hazırlanarak görevlendirilen bir kişi tarafından ilk etapta uzakta bulunan dost ve akrabalara dağıtılmak üzere teslim edilir ve davetiyelerin dağıtılması sağlanır. Köy halkına ise sırık ucuna bağlanmış olan Bayrağımızın yanında kırmızı, yeşil tülbentlerde bağlanarak düğün evinden çıkılır ve düğünün başladığı gün olan Cuma öğleden sonra çalgıcılar eşliğinde köydeki evler tek tek dolaşılarak davetiyeleri dağıtılır. (Bu adet günümüzde kaybolmuştur.) Köy halkına dağıtılan davetiyelerin yanında ev sahibinin ağırlaması gereken uzaklardan gelecek olan misafirlerin isim listesinin yazılmış olduğu misafir listesi teslim edilir. Misafir listesini teslim alan ev sahibi; misafirlerini karşılamak, ağırlamak ve uğurlamaktan misafirlerin her türlü ihtiyacı ile üç gün boyunca yani düğün bitene kadar ilgilenmekten sorumludur. Düğünlerimizde küslük ve dargınlıklar bir kenara bırakılır yani düğün boyunca unutulur.

Damat kendisine sağdıç tespit eder. Sağdıç damadın sağından giden (damadın sağ kolu), ona rehberlik eden bireydir. Genellikle damat ile akran (yaşdaş) sayılan, kendinden önce evlenmiş bir yakını ya da arkadaşını damat sağdıç olarak seçer. Sağdıç kendisine yapılan sağdıçlık önerisini kabul edip etmemekte serbesttir. Sağdıçlık görevi onur verici, saygınlık kazandırıcı erdemli bir iş olarak görülür. Sağdıç, yeni evlenecek olan damada düğün süresince nasıl davranılacağını sık sık anımsatır, neleri nasıl yapması, neleri yapmaması gerektiğini tüm ayrıntılarıyla öğretir.

Düğünlerimizde gelin ve damadımız açısından aşkın, tutkunun ve zarafetin birleştiği en güzel anılar yaşanır.  Gelin ve damadımız naif görünüşüne rağmen yürekleri çelik gibidir. Heyecan doruğa ulaşmıştır ve artık düğün başlamıştır.

Düğünün başlaması ile gençler arasından seçilen bayraktarlar tarafından gelen misafirler düğün sahibi adına karşılanır. Cuma akşamı eğlence erkek evinde yapılır, yemek verilir, oyunlar oynanır. Cumartesi günü kına gecesidir. Kına gecesi kız evinde olur. Kına gecesinde gelinin eline bir büyüğü tarafından kına yakılır, kınada söylenen türküler, maniler gelin kızımıza ayrılığı, annesine babasına özlemi anlatan, gittiği yerde uyum sağlamasını ikaz eder nitelikte olur ki bunda amaç gelin kızımızı ağlatmaktır. Gecede ayrıca çeşitli oyunlar oynanır. Köyümüzde özellikle Efe Oyunu, Deve Oyunu, Asker Oyunu, Topal Oyunu gibi özellik arz eden yöresel oyunlarımız vardır. Köy halkı ile özellikle dışarıdan gelen misafirler çıkarılan bu oyun sayesinde çok eğlenmekte ve günlerce bu eğlenceler anlatılmaktadır.  Oyun oynayanların başında para gezdirilir ve çalgıcıların önüne para bırakılır.

Pazar günü gelin evinin mesafesine göre gelin evine gidiş saati değişmekle birlikte ikindi namazından sonra evde olacak şekilde evden çıkılır. Damat evinden çıkmadan önce Damat, damatlık elbisesini davetliler huzurunda imamın dua etmesi ile sağdıç ile birlikte giyer. Bu esnada davetliler tarafından damat ve sağdıca para ve çeşitli hediyeler takılır, verilir. Gelin evinde ise gelinin çeyizleri kapı önüne çıkarılır. Gelen misafirler gelinin çeyizine bakarlar. Buna “çeyiz görme” adı verilir. Daha sonra gelin kınalı ve duvaklı olarak evden çıkar. Ama kapıda gelinin kardeşi veya bir yakını gelinin evden çıkmasına izin vermez. Kapıyı tutan kişi ancak belli bir miktar ile ödüllendirildikten sonra gelinin çıkmasına izin verir. Gelin evden genellikle babası (ailenin büyüğü de olabilir) tarafından davetliler önünde kırmızı kuşak bağlanarak çıkarılır. Kırmızı kuşak aslında namusu simgeler, baba kuşağı kızın beline bağlayarak şimdiye kadar kızının namusunu koruduklarını bundan sonra kızının namusunu damat evine emanet ettiğini belirtmek için kullanılır. Gelin evden çıkarken arkasından soğuk su serpilir. Buradaki amaç gelinin baba evinden soğuyarak kendi evine alışmasıdır. Yine gelin evden çıkarken üzerine arpa, buğday gibi tahıllardan serpilir. Buradaki amaç ise gelinin gittiği yere bereket götürmesini sağlamaktır.

Gelin erkek evine ulaştığında gelin araçtan hemen indirilmez Kayınbabası, Kaynanası, kayınbiraderleri, eltileri ve damadın diğer birinci derece akrabaları tarafından indirmelik adında hediyeler verilir. Sonrasında gelin araçtan indirilirken dualar yapılır ve gelin eve çıkarken bayraktarlarca davetliler üzerine para, şeker, leblebi gibi çerez türlerinden atılır.

Gelin eve girişte kapının üzerine tereyağ sürer. Bunda amaç; gelinin tereyağ gibi yumuşak, yumuşak huylu, alçak gönüllü olsun diye sürdürülür. Kapıya bir ip gerilir gelin ipi kopartarak içeri girer. Bunda amaç; ipi kırdığı için eve hiçbir zaman kötülük, dargınlık, husumet girmesin diye yaptırılır. Kapıdan girince yerde bir oklava vardır gelin bu oklavayı alıp kenara koyar. Bunda amaç; gelin hamarat olsun diye yaptırılır. Yerde birde su dolu bir kase vardır gelin içeri girer girmez kaseye tekme vurur ve sonra eve girer. Gelinin kaseye tekme vurarak girmesindeki amaç ise su gibi aziz olsun, su gibi işlesin, çalışsın düşüncesi ile yaptırılır. Günümüzde bu adetler yaptırılmamaktadır.

Gelin odasına çekildikten sonra damat gelinini duvağını açar ve hediyesini verdikten sonra evin kapısına çıkararak davetlilere gelini gösterir. Ve böylece düğün sona ermiş olur. Düğün bittikten sonraki gün yani pazartesi günü sadece bayanlar toplanarak gelini kendi evinde ziyaret ederler. Bu ziyarete “baş bağlama” veya “duvak açma” adı verilir.

Gelin ve damadımız;

Mutlu günlerine sevgilerini, samimiyetlerini ve içtenliklerini katarlar!

Düğünleri iz bırakır kalplere, tüm güzellikleri kalplerine yazarlar!

Düğün sonunda yüzlerinde tatlı bir gülüş, samimi bir teşekkür bırakırlar!

Ve düğünün sonunda; Biz sizle varız, sizle de olmaya da hep varız! Deyivereceklerdir.

SÜNNET

Köyümüzde sünnet törenleri bir veya iki gün sürer. Genellikle Hafta sonları düzenlenir. Davetiyeler düğünlerde olduğu gibi dağıtılır. Sünnet töreni öncesinde yakın kadın akrabalar gelerek sünnet çocuğunun odasını ve yatağını süsler. Çocuğun sünnet kıyafetini baba alır.

Sünnetin ilk günü çocuk sünnet kıyafeti ile akrabalarının elini öper ve onlar da gönüllerinden koptuğu kadar para verirler. (Verilen bu para sünnet sonrasında takılan paradan hariçtir.) Akşam eğlenceler yapılır. Kına gecesi düzenlenir. Sünnet çocuğunun ellerine kına yakılır. Ertesi gün sünnet olacak çocuk araba ile gezdirilir. Eve gelinince çocuk hemen inmez. Babanın daha önceden hazırlamış olduğu hediyeyi almak şartı ile iner. Davetlilerin “Oldu da bitti maşallah” sözleri ve dualar eşliğinde çocuk sünnet olur ve yatağına yatırılır. Daha sonra gelen davetliler çocuğa para takar veya hediyelerini verirler. Böylece sünnet töreni son bulur.

Yazar-Araştırmacı : İbrahim KOCAKERİMOĞLU

Katkılarından Dolayı Ummuhanı İBİŞ, Raziye KAYA, Hüseyin KAYA (Kara Omar Hüseyini), Mehmet KOCA (Kara Mehmet) , Mehmet KOCAKERİMOĞLU (Efe Mehmet)  ile Fatma KOCAKERİMOĞLU’na Teşekkür ederiz.

Bizi takip etmeye devam edin, Yakın Zamanda Doğum ve Ölüm Geleneklerimiz anlatılacaktır.

Kimler Neler Demiş?

İlk Yorum Hakkı Senin!

Bildir
error: İçeriği kopyalayamazsın!
İçerik AKKECİLİ.COM telif hakkıyla korunuyor.