Gelincik Dağı ve Rivayetler

Gelincik Dağı ve Rivayetler
Isparta-Afyokarahisar devlet karayolu (Eğirdir-Barla yolu) üzerinden Isparta şehir merkezine 70 km mesafededir. Gelincik dağındaki ormanlık sahalarda zengin bir yaban hayatı potansiyeli bulunmaktadır. Bu alanlarda kırmızı orman karıncası doğal olarak bulunmakta olup, dünyada kuzey yarım küredeki yayılış alanının en güney sınırını teşkil eder.  Dağın 1100-2900 rakım arasında yer alan sahalarında, sedir-karaçam ormanları, münferit olarak ardıç ağaçları görülmekle birlikte, biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir floraya sahip olan Gelincik Dağı’nda bol miktarda soğanlı, tıbbi ve aromatik özelliklere sahip bitkiler ve anıt meşcere niteliğinde anıt sedir ağaçları ile kapalı eşsiz sedir ormanı da bulunmaktadır. Gelincik Dağında (Rakım 2799) (127) çeşit endemik tokson (bitki sınıfı) tespiti yapılmıştır. Alanın faunası zengin bir yaban hayatı potansiyeline sahip olup av turizmi için uygundur. Ayrıca alanda rock climbing, alpinism ve absailing gibi dağcılık çeşitlerini yapmak mümkündür. Genel saha içerisinde; Gelincik Ana Tepe (Rakım 2.734), Kıroğ Dağı (Büyük Kapıdan Gelincik Ana Tepe arasında kalan sırt hattı) , Barla Dağı (Sinap Dağı Rakım 2.340), Kapı Dağı, Doğan Tepesi (Doğanoturan Tepe Rakım 1.831), Hocanın Türbesi [(Çamdağı,Tahtacıçukuru Tepe)] ve Tepelce (Korugöğsü Tepe Rakım 1.754) vardır. Bu dağdan ve dağın uzantıları olan bu tepelerden izlenebilecek eşsiz manzara güzellikleri mevcut olup; Eğridir Gölünün tamamı, Senirkent Ovası, Gelendost Ovası, Akdağ (Kirişli Dağı Rakım 1.894) tüm güzellikleri ile izlenebilmektedir.

Gelincik dağının uzantısı olan Gelincik Ana Tepe; üzerinde çimenlik bir düzlükte etrafı gelişi güzel bir taş yığını biçiminde sıralanmış bir duvarla çevrili, 10 metre uzunluk ve 5 metre genişlikte, oval bir alan içinde Gelincik Ana’nın yatmakta olduğu alanı kapsayan tepenin zirvesidir.

Gelincik Ana Tepe; Senirkent ilçesinin 10 km doğusunda, Senirkent ilçesinin yaslandığı güneyindeki Beşparmak Dağının (Kocadağ) doğuya doğru devamı konumundadır. Barla dağı (Sinap Dağı)’nın kuzeyinde, Çamdağının batısında, Yassıören köyünün Güney Doğusunda, Garip köyü ile Ortayazı (Güreme) köylerinin Güneyinde, Akkeçili köyünün Güney batısında, Barla köyünün ise batısında kalır.

Gelincik Ana isimli birinin yatmakta olduğu rivayet edilen bu dağa, Gelincik Ana Tepe adı verilmiştir.

Bu dağa bu adın verilmesini anlatan iki rivayet vardır.

Birinci Rivayet: Yörük obalarından olan Sarıkeçili oymağından bir oba, her sene Gelincik Ana Tepeye yaylalamaya gelmeyi gelenek haline getirmiştir. Günün birinde bu oba yaylada yine çadır kurmuştur. Bu obanın oğlu bir yıl önce (geçen yıl) bu yaylada evlenmiş ve evin gelini ilk kınalı parmak aşını burada yaktığı ocakta yapmıştır. Gelinin kaynatası (Kayınbabası) geline hemen ateş yakmasını ve saç kondurmasını söylemiştir. Gelin ocağı yakacak ateş aramış ancak bulamamıştır. Ocağı yakacak ateş bulamayınca o an aklına geçen seneden toprağa soktuğu üç yanık esi gelmiştir. Esiyi alıp getirmek için toprağa soktuğu tarafa giderek üç yanık esiyi topraktan çektiğinde esilerin yandığını görmüştür. Esileri alıp yurt yerine ocakta ateş yakmak için getirmiştir. Hâlâ üç yanık esinin yanmakta olduğunu gören kaynatası hayretler içinde kalmış ve gelinine ateşi nereden bulduğunu sormasıyla gelininden aldığı cevap üzerine esinin toprağın içinde bir sene yanık kalamayacağını, gelinin başka bir amaçla oraya kendinden önce geldiğini ve kendini kandırdığını söylemiştir.

Bunu duyan gelin tüm saflığıyla kaynatasına bakarak elindeki yanık esileri tüm gücü ile fırlatarak: “-Allah’ım canımı al” demiş ve oracıkta can vermiştir. Attığı esilerden biri olduğu yerde, ikincisi tepenin Kuzey batısına Yassıören köyü akış istikametindeki yani tepenin aşağısındaki Akdere denen derenin içinde, üçüncüsü Yassıören köyünün altında yani köyün kuzeyinde bulunmaktadır. Adları yanık katrandır. Bu dağa daha sonra bu gelinin ismi verilmiştir.

Gelin-kaynata arasında geçen bu hadiseden sonra yayla olarak kullanılan bu dağa genel olarak Gelincik Dağı, bu yaylaya da Gelincik Ana Tepe adı verilmiştir. 

İkinci Rivayet: Her sene yaylamaya gelen Yörük obalarından olan Sarıkeçili oymağından olan Yörükler geldikleri tepedeki yaylaya bir çadır kurarlar. Daha yeni evli olan gelinin kaynanası gelinden bir ateş yakmasını ve yemek pişirmesini istemiştir. Gelin şuradan, buradan, çalı, çırpı toplamış ancak çıkan rüzgârdan ateşi yakamaz veya yanında kibriti yoktur. Gelin bütün çabalarına rağmen ateşi yakamayınca cadaloz kaynana, elinde oklava değneğiyle geline çok şiddetli saldırmıştır. Ne olduğunu anlamayan gelin geçen seneden kalan küllere başını eğer ve saçlarını küllere bulamıştır.

Meğerse ta geçen seneden küllerin altında kalmış olan kıvılcım, zavallı gelinin saçlarını tutuşturarak orada yığılı olan çalı, çırpının da alev alarak yanmaya başlaması ile gelin bu alevlerin içinde kül olup yanmıştır. Facia yerine yetişen güveyi ve obanın gün görmüşleri bu hale acırlar ve göz yaşı dökerler. Hain kaynana diz çöküp Hakk’a yalvarır ve masum gelinine yaptığına pişman olur; ama iş işten geçmiştir. Gelinciğin kemiklerini bu ocağın mezarına gömerler ve bu Tepeye Gelincik Ana adını verirler.

Burada yatan Gelincik Ana mezarına, adak adamaya, dilek dilemeğe gelinmektedir.

Yazar-Araştırmacı : İbrahim KOCAKERİMOĞLU

Kaynakça :

http://www.ispartakulturturizm.gov.tr/TR,71004/efsaneler.html

**Ana  Kaynağımızdan Esinlenerek Yöresel Olarak Anlatılanlar, Bazı Bilgi-Belge ve Araştımalar da Mekaleye Tarafımızca Eklenerek Uyarlanmıştır. 

Kimler Neler Demiş?

İlk Yorum Hakkı Senin!

Bildir
error: İçeriği kopyalayamazsın!
İçerik AKKECİLİ.COM telif hakkıyla korunuyor.