Kıl Çadırın Kurulması ve Sökülmesi

Çadırın Kurulması;

Bizim çadırımız 5 kanatlı,  5×4 m genişliğindeydi. Önce çadırımızın üst kısmını tamamen yere sereriz. İnce şeritler halindeki dikilmiş kolonlar baz alınarak ve o kolonlar çadırın alt kısmına gelecek şekilde ayarlayarak kolonların uç kısımlarında bulunan deliklerden gerdirme payı olacak şekilde çadırın dört köşesinden bakaralara ipler bağlayıp bağlama iplerimizi çadırı gerdirerek ayakta tutmak için her bağlanan ipin karşısından yere büyük kazıklar çakar ve bu kazıklara sabitleriz.

Çadırın altına girilerek direkler vasıtasıyla çadırımız ayakta kalkacak şekilde yavaş yavaş her etrafından çadırımızı ayağa kaldırırız. İlk önce ön direk, sırasıyla orta direk, sonra böğür direkleri, en son ise arka direk dikilir.

Sonra Çadırımız ayağa kalkınca etrafındaki bakaralarımız ile kazıklara sabitlemiş olduğumuz gevşek vaziyetteki bağlama iplerimizi eşit bir şekilde sıkıştırarak çadırımızı gerdiririz. Gerdirme işlemi çadırın bir tarafından başlanır ve iyice gerdirilerek etrafında dönülerek yapılır.

Sırasıyla sitil ve kanatlarımızı sitil çöpü ile çadırımıza sabitleyerek çadır duvarlarımızı örer, içerisine dolama (dolak) hasırımızı çadır iç kısmında dolandırırız. Çadırımızın iç kısmının mimarı yörük kadınına aittir. Çadır içerisine önce tezgahta dokunmuş olan hasır yere serilir, onun üzerine kıldan örülmüş çul, onun üzerine büyük, motifli, nakışlı keçe serilir, keçe üzerine minder serilir, misafirlerin ve yaşayanların dirseğini dayaması için üst üste birkaç yastık çadırımızın arkasına ve yanına yerleştirilir. Geceleri yatakları keçe üzerine serer, ocak, daima ön bağına kapıya yakın olduğundan duman kapıdan ve çadırın deliklerinden çıkar. Çadıra hikâyelerde (kırk pencereli konak) denir ancak kapının yanındaki (kapak) veya (Böğür Sitili)”nin üstünde ufak bir delik her daim bırakır ki, bunda amaç buradan dumanın çıkması kolay olması içindir. Buraya tütsü gözü adı verilir.

Malzeme konulan çuvalların hepsi kıldan yapılmıştır. Yağmur yağınca çadırımızda evvelâ içeriye ince ince yağmur daneleri düşer fakat sonra iplikler şişince çadırımız muşamba haline gelir. Beş dakika sonra içeriye hiç yağmur düşmez ve içeri sızmaz bir hale gelir. Sancak, saç, helke, haranı, kazan, kap-kaçak, leğen, ibrik, v.s. ocak civarında bulunur.

Babam bir çadırın yapılması aşamasında bir kanat için 5-8 kilo arasında kıl gidebileceği, en aşağı 5 kanat gerekli olduğuna göre yaklaşık 25-40 kg. kıl gerektiğini anlatır. Kışın hiç çadır tutmadık, çadırımızı ilkbaharın ve güzün böğür tarafı (ön) sert rüzgârlara koruyacak şekilde kurarız. Yazın ise ön tarafı, kapı tarafı (poyraz)’a (kuzey)’e getiririz. Çadırımızı çukur yere tutmaz, Dikçe, akıntılı yerleri seçeriz (Selden korunmak için). Kapı, engin taraftan, ön bağının altından açılır. Bu şekilde tutulan çadır, yağmur ve selden korunaklıdır. Fakat çadırın dört tarafına 20-30 cm. derinlikte arık açarız. Bunun amacı yağmur sularının açılan arıklardan akıp gitmesi, çadırımızın içerisine su girmesine engel olmak içindir.

Çadırın Sökülmesi;

İlk önce sitiller, çadırı bağlayan çiviler (Sitil çöpü) çıkarılır. Sitil ve kapaklar yere düşer. Ön, arka ve pinti bağları kazıklardan çözeriz. Yalnız böğür bağları en son çözeriz ki bunda amaç çadırımızın bir tarafa kendi kendine yıkılmasını sağlamaktır. Bu işlerden sonra direkler alınır. Çadırı ikiye katlanır. Bağları (ipleri) içinde kalmak üzere tekrar ikiye katlanır. Sonra toplarız. Dürülen çadırlar develere yüklenirmiş ancak bizim zamanımızda köyümüzde deve olmadığından biz eşeğimizin üstüne sarardık. Bunun üzerine sitilleri, kapakları, kazıklar ve direkler sarılır, bağlanır. Daha üste de kazan, tirki (bakırdan hamur leğeni), helke (bakırdan su kabı) vs. yüklenerek göç başlatılır.

Yazar-Araştırmacı : İbrahim KOCAKERİMOĞLU

Çalışmamda öykünün her aşamasında bana destek olan Annem Fatma KOCAKERİMOĞLU ile Babam Mehmet KOCAKERİMOĞLU’na teşekkürü borç bilirim.

Kimler Neler Demiş?

İlk Yorum Hakkı Senin!

Bildir
error: İçeriği kopyalayamazsın!
İçerik AKKECİLİ.COM telif hakkıyla korunuyor.